Araştırma: Yeşil Hidrojen, AB Çelik Maliyetlerini 2040'a Kadar %15 Azaltabilir

Agora Industry'nin yeni bir raporuna göre, yeşil hidrojen kullanımı, karbon fiyatlarındaki artışla birlikte 2040'a kadar AB'de çelik üretimini geleneksel yöntemlerden %15 daha ucuz hale getirebilir.

Avrupa'nın en büyük karbon yayıcılarından biri olan çelik endüstrisi, yeşil bir devrimin eşiğinde olabilir. Düşünce kuruluşu Agora Industry tarafından yayınlanan bir rapora göre, yeşil hidrojen kullanarak çelik üretimi, 2040 yılına kadar geleneksel fosil yakıt bazlı yöntemlere kıyasla %15 daha uygun maliyetli hale gelebilir. Bu durum, Avrupa Birliği'nin karbonsuzlaştırma hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynayabilir.

Modern bir çelik üretim tesisi

Maliyet Avantajının Arkasındaki Dinamikler

Çalışma, 2040'a gelindiğinde artan karbon fiyatlarının ve düşen yenilenebilir enerji maliyetlerinin bu dönüşümü tetikleyeceğini öngörüyor. Rapora göre, ton başına 170 EUR'luk bir karbon fiyatı varsayımıyla, yeşil hidrojen bazlı Doğrudan İndirgenmiş Demir (DRI) yöntemiyle üretilen çeliğin maliyeti ton başına 510 EUR olacak. Buna karşılık, geleneksel yüksek fırın yöntemleriyle üretilen çeliğin maliyeti ton başına 600 EUR'ya ulaşacak.

Bu maliyet farkı, çelik endüstrisinin karbonsuzlaştırılması için güçlü bir ekonomik teşvik oluşturuyor. Halihazırda AB'nin toplam emisyonlarının %5'ini ve endüstriyel emisyonlarının %22'sini oluşturan sektör için bu, oyunun kurallarını değiştiren bir gelişme olabilir.

Yeşil hidrojen üretimini simgeleyen elektrolizör tesisi

Yatırım ve Politika Gereksinimleri

Bu yeşil dönüşümün gerçekleşmesi için önemli yatırımlar gerekiyor. Agora Industry, AB'nin birincil çelik üretiminin yarısını yeşil yöntemlere dönüştürmek için 2030 yılına kadar 130 milyar EUR yatırım yapılması gerektiğini tahmin ediyor. Rapor, politika yapıcıları bu geçişi hızlandırmak için destekleyici bir çerçeve oluşturmaya çağırıyor.

Önerilen Politika Adımları

Öneriler arasında, şirketlerin yüksek başlangıç maliyetlerini karşılamalarına yardımcı olmak için Fark için Karbon Sözleşmeleri (CCfD'ler) gibi finansman mekanizmalarının kurulması, hidrojen boru hatları gibi altyapıların geliştirilmesi ve "yeşil çelik" kotalarının getirilmesi yer alıyor. Bu adımlar, sektörün 2030 yılına kadar 4 milyon tona ulaşması beklenen yeşil hidrojen talebini karşılamasına yardımcı olacaktır.

Sonuç

Agora Industry'nin raporu, yeşil hidrojenin sadece çevresel bir zorunluluk değil, aynı zamanda Avrupa çelik endüstrisi için ekonomik bir fırsat olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Türkiye, dünyanın en büyük çelik üreticilerinden ve AB'nin önemli bir ticaret ortağıdır. AB'nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) gibi politikaları göz önüne alındığında, Türk çelik şirketlerinin rekabetçiliğini koruması için karbonsuzlaştırma stratejileri hayati önem taşımaktadır. Erdemir ve Kardemir gibi büyük üreticilerin yeşil hidrojen teknolojilerine yatırım yapması, hem AB pazarındaki konumlarını güçlendirecek hem de Türkiye'nin yeşil dönüşüm hedeflerine katkıda bulunacaktır.